Yoğun bir haftanın ardından, İstanbul’un beton ormanında sıkışıp kalmış ruhunuza bir pencere açmak istersiniz. Trafiğin uğultusu kulağınızda çınlarken, kalabalığın içinden sıyrılıp bir nefes almak… İşte tam da bu noktada, sessiz bir çığlıkla sizi çağıran bir sahil kasabası çıkar karşınıza: Marmara Ereğlisi.
Tıpkı toprakla buluşan ilk yağmur damlası gibi serin, yüreğe işleyen bir huzur taşır Marmara Ereğlisi. Ne bir Alaçatı kadar gösterişli, ne de Bodrum kadar kalabalık… Ama tam da bu sadeliğinde gizlidir onun büyüsü.
İstanbul’a Sırtını Dön, Ereğli’ye Yüzünü
Marmara Ereğlisi, İstanbul’a sadece bir saat uzaklıkta. Ancak bu kısa mesafe, sanki başka bir evrene ışınlanmak gibidir. Aracınıza atlayıp batıya doğru ilerlerken, şehir silueti yavaş yavaş yok olur. Gök daha mavi, ağaçlar daha yeşil, rüzgar daha serin gelir bu topraklarda.
Bir sabah ansızın karar verip yola çıksanız, öğle yemeğinizi deniz kenarında yiyebilir, ayaklarınızı suya sokarak çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Zaman burada farklı akar.
Yavaş.
Sakin.
Keyifli.
Sakinliğin Kucakladığı Sahiller
Marmara Ereğlisi’nin sahilleri, şehir plajlarından çok uzaktır. Burada denize girmek, adeta doğayla kucaklaşmak gibidir.
Kimi zaman taşlık bir koyda sadece martılar eşlik eder size, kimi zaman ise geniş bir plajda kumlara uzanırsınız.
İşte bu yüzden tercih edilir:
-
Kalabalıktan uzak
-
Temiz ve berrak deniz
-
Sessizlik içinde huzurlu bir tatil
Kulağınıza gelen tek sesin dalga sesleri olduğu bir sabah düşünün. Güneş yavaşça yükselirken, gökyüzü pembeden turuncuya döner. Elinizde kahveniz, önünüzde masmavi bir deniz. Daha ne istersiniz?
Balığın En Tazesini Yiyin, Günü Uzatın
Marmara Ereğlisi, bir sahil kasabasının olmazsa olmazı olan taze balık konusunda cömerttir. Limana yakın balık lokantaları, sabah avlanan balıklarla dolup taşar.
Palamut mevsimindeyseniz şanslısınız; kalkan zamanına denk geldiyseniz kendinizi kutlayın.
Bir tabak roka, yanında közlenmiş biber ve buz gibi bir ayran… Günü bu şekilde taçlandırmak, şehre dönmeden önce size gereken son dokunuştur.
Ve unutmayın:
-
Balıklar hep günlük
-
Mezeler ev yapımı
-
Manzara, sonsuz
Güneş Batarken: Fotoğraflık Anlar
Marmara Ereğlisi, gün batımında adeta bir ressamın paletinden fırlamış gibidir. Güneş, Marmara’nın üzerinde altın sarısı bir halıya dönüşür. Gökyüzü portakal rengiyle boyanırken, denizin yüzeyi bir tabloya dönüşür.
Eğer fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, burası tam anlamıyla bir cennettir.
-
İskeleden denize yansıyan gün batımı
-
Martıların silüetleri
-
Kayalıklara vuran dalgalar
Her biri bir kartpostal karesi gibi…
Kamp Severler İçin Doğanın Kucağı
Kalabalıktan tamamen uzaklaşmak isteyenler için kamp alanları da mevcut. Çadırınızı kurup doğayla baş başa kalmak mı? Mümkün.
Yıldızları izleyerek uyumak, sabah kuş sesleriyle uyanmak mı? Elbette.
Üstelik:
-
Elektrik ve su imkanları var
-
Güvenli kamp alanları bulunuyor
-
Sahile sıfır çadır bölgeleri mevcut
Kamp yaparken sabah kahvenizi kendiniz pişirirsiniz, belki küçük bir kamp ocağında yumurtanızı kavurursunuz. Doğanın sesi eşliğinde yapılan kahvaltının yeri başka olur.
Tarihiyle Fısıldayan Bir Kasaba
Marmara Ereğlisi sadece doğasıyla değil, tarihiyle de sizi şaşırtır. Antik dönemde Perinthos olarak bilinen bu yerleşim, Trakya’nın en eski liman kentlerinden biridir.
Kentin çeşitli yerlerinde antik kalıntılara rastlamak mümkündür:
-
Bizans döneminden kalma surlar
-
Eski kilise kalıntıları
-
Roma dönemine ait mozaikler
Tarih, burada sadece müzelerde değil, adım attığınız her köşede yaşar.
Yerel Halk ve Sıcakkanlılık
Marmara Ereğlisi’nin gerçek yüzü, belki de en çok insanlarında saklı. Burada bir bakkala girip selam verdiğinizde, sadece “merhaba” demezler size; halinizi hatrınızı sorar, kahve teklif ederler.
Burası hâlâ mahalle kültürünün yaşadığı ender yerlerden biri.
-
Komşuluk burada hâlâ kutsaldır
-
Yazlıkçılar her yaz aynı dostlarla buluşur
-
Esnaflar sizi isminizle tanır
Yani sadece bir kasabaya değil, bir topluluğa dahil olursunuz.
Bir Kez Gidenin Kalbi Orada Kalır
Marmara Ereğlisi, alışılmış tatil rotalarının dışında kalan, ama kalbe dokunan bir yer.
Sade.
Gerçek.
Ve ruhu olan bir kasaba.
Şehirden kaçmak isteyen herkesin bir gün uğrayacağı, bir kez uğrayanın da dönmek isteyeceği bir yer.
Çünkü bazı yerler vardır ki haritada değil, hatırada yaşar.
Marmara Ereğlisi de onlardan biri.
Gitmeden Önce Küçük Bir Hatırlatma
Eğer yolunuzu Marmara Ereğlisi’ne düşürmeyi düşünüyorsanız:
-
Mayonuzu unutmayın
-
Kitabınızı yanınıza alın
-
Şarj aletinizi değil, sabrınızı getirin
-
Ve elbette, kalbinizde biraz boşluk bırakın; çünkü burası o boşluğu huzurla dolduracak
Marmara Ereğlisi sizi bekliyor. Belki bu yaz, siz de orada gün batımına karşı bir çay yudumlarsınız…
İstersen bu yazıyı görseller, harita önerileri veya sosyal medya için kısa versiyonlarla da zenginleştirebilirim. Yardımcı olmamı ister misin?